SIDDIK DEMİR'İN SİTESİ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Seren Serengil, hayatı boyunca hep sevgiyi aradığını ve anne babası ayrıldıktan sonra onların arasında `postacı` görevi gördüğünü söyledi: İkisinin de sevgisini hiçbir zaman üzerimde hissetmedim. İkisinin de kokusunu bilmiyorum. Beni sevdiler ama sevgilerini gösteremediler... İnsanın kendiyle yüzleşmesi zordur. Seren Serengil, kendi hayatını anlattığı `Nefret` adlı kitabında bunu başarmış, kendisiyle yüzleşmiş... Çocukluğuna, korkularına, anne ve babasının ilişkisine, hayat boyu sevgiyi arayışının ardındaki nedenlere ayna tutmuş. Ve oradan gördüklerini de hiç saklamadan, hiç çekinmeden kaleme almış. Bir zamanlar Türkiye`nin en büyük starlarından biri olan Öztürk Serengil ile Nevin Teoman`ın büyük aşkından doğan; sonrasında da belki hep o büyük aşkı aradığı için mutsuz olan genç bir kadının sesine kulak verin diyorum... Özellikle anne ve babalara söyleyecek çok sözü var çünkü... * Kitabın adı `Nefret`, kahramanları da annen ve baban olunca bu sanki onlara duyduğun nefret gibi algılanıyor. Niçin adı `Nefret`? Nefret ettiklerim tabii ki annem ve babam değil. Çünkü onlara çok şey borçluyum. Anne ve babamın ayrılığından başlayan ve bugüne kadar gelen süreç içinde yaşadıklarımdan nefret ettim. Yani kendi payıma düşenlerden... POSTACI VAZİFESİ GÖRÜYORDUM * Bütün hırçınlıklarının, annenle kavgalarının, yaptığın evliliklerin boşanmış bir ailenin çocuğu olmaktan kaynaklandığını anlatıyorsun... Burada anne ve babaya haksızlık olmuyor mu? Boşanmadan sonra anne ve babalar, anne ve baba olduklarını unutup sadece karıkoca olduklarını hatırlıyorlar. Karı-koca olarak birbirlerine duydukları öfkeyi, hırsı çocuklarına yansıtarak yaşıyorlar. Ben boşanmalarından sonra ikisinin arasında postacı vazifesi gördüm. Boşanmak büyükler için olağan olabilir ama çocuklar için olağan bir durum değil. Üstelik anne ve baba boşandıktan sonra, ikisinin de hayatına yeni insanlar giriyor ve ikisi de o yeni insanları sevmeni bekliyor senden. Sonra çocukları oluyor. Bu kez sen eskimiş oluyorsun, öyle görüyorsun kendini. * Yani babanın diğer evliliğinden olan kardeşlerini kıskandın mı? Erkekler olgun yaşlarda baba olunca daha fazla mesuliyetli oluyorlar. Yaşadıkları duygunun daha farkında oluyorlar. Tamam babam belki ayrılırken elindeki bütün maddi gücü ben varım diye anneme bıraktı ama bu benim yaşadığım boşluğu doldurabilecek bir şey değildi. Çünkü ben hiçbir zaman babamı başımda hissetmedim. Babam ve annemle, boşanmalarının ardından birkaç fotoğrafım vardır, o kadar. * Senin için de olsa biraraya gelemiyorlar mıydı? O kadar mı öfkelilerdi birbirlerine? Aynen öyleydi. Okuldaki önemli bir günümde yanımda ya annem olurdu ya da babam. İkisi yanyana asla olmazdı. Sahneye çıktım, ilk gün zoraki bir araya geldiler. Onları bir araya getireceğim telaşı yüzünden sahneye çıktığımı bile anlayamadım.Yani hiçbir mutlu günümde onları yan yana göremedim. Yanyana görsem bile kendi mutluluğuma konsantre olamadım. Ama kavgaları, babamın annemi aldatması, bağrışmaları, ayrılıkları, annemin babamın eşyalarını göndermesi; benim kulaklarıma girdi. Sürekli olarak bana Git annene şunu söyle, Git babana şunu söyle diyorlardı. Yıllarca ikisinin arasında postacı görevi yapan bir çocuk oldum. Ve bu benim psikolojimi bozdu. Sonra, yani Seren Serengil halimle yaptıklarıma kimse bir anlam veremedi. Belki şımarık olarak gördüler. İşte bu kitabı sırf bunun için yazdım. Benim aradığım şey sadece sevgiydi. Annem ve babam beni çok sevdiler biliyorum ama bunu görmedikten, hissedemedikten sonra ne fayda? * Sürekli sevgisizlikle itham ediyorsun onları. Ayrılsalar da her anne baba çocuğunu sever. Birbirlerinden vazgeçerler belki ama çocuklarından vazgeçmezler... Beni tek başlarına da sevemediler. Çünkü biri gittiği için öteki öfkeliydi. O öfkeli olduğu için (Beni tek başına yetiştirdiğinden dolayı) hayatı boyunca bana Ben seni ne fedakarlıklarla, tek başıma büyüttüm duygusu vermeye çalıştı. Bütün bunlar kafama kakıldı. Babam doğumgünlerinde küçük bir mektupla belki bir hediye gönderdi. Ben ikisinin de sevgisini hiçbir zaman üzerimde göremedim. İkisinin de kokusunu bilmiyorum. Beni sevdiklerine inanıyorum ama gösteremediler sevgilerini. MESULİYET DUYGUSU ARTMIŞTI * Büyüklerin kavgası kendilerinden çok seni mi yaraladı? İnsanlar ayrıldıktan sonra o çocuğu, yani `her şeyimiz, tek varlığımız` dediği o çocuğu unutuyor. Evden giden eskisi gibi hatırlamıyor. Kalan da hatırlamayanı suçlamak için onun hatırlamadığını sana hatırlatıyor. İşte en korkuncu bu. Ben de senin baban gibi mi olsaydım? Ben de bırakıp gitse miydim? gibi sözleri duydum büyürken hep ben. * Annenin önceki evliliğinden iki kızı var. Sonra babanın çocukları oluyor. Onlara baktığın zaman ne görüyordun. Çocuklarıyla ilişkileri seninle olduğundan daha mı farklıydı? Babamın iki erkek, bir kız çocuğu olmuştu. Şöhreti, şaşaası da bitmişti. Belki de o yüzden şanslıydı onun çocukları. Mesuliyet duygusu da artmıştı herhalde. Bütün bunlar çocuklarına daha çok sarılmasına neden olmuştur diye düşünüyorum. Bir de sanırım, Nasıl olsa Seren`in güçlü bir annesi var diye düşünmüştür. * Annenle bütün çekişmelerinin altında yatan neden, aslında senden ideal bir çocuk yaratmaya çalışması mı? Kimse mükemmel olamaz ama benden mükemmel olmam hep beklendi. Hep bir şeyler yapmalı, hep bir şeyler olmalıydım. Çocukluğum boyunca bana her zaman yapmam gerekenler söylendi. Ama kimse Biz Seren`e ne yapmalıyız? sorusu sormadı. Ben robot değildim ki. Benim duygularım da vardı! -------------------------------------------------------------------------------- Baban boşanırken tüm mal varlığını annene bırakmış. Seni bırakıp gittiğini düşünmüşsün ama aslında büyük bir fedakarlık yapmış olmuyor mu? Babam çok paralar kazanmış ama kumar illetine yakalanmış. Annem onun parasını tutmuş, onu o yerlere getirmiş. Anneme bir valiz tapu bırakmış. Ve Bunlar bende kalırsa yok ederim demiş. Gerçekten de öyle oldu çünkü; babam her şeyini kaybetti. Ama annem ömrünün sonuna kadar maddi manevi babamın yanındaydı. Her zaman Benim param senin paran, 50 kuruşum varsa bunun 25`i senindir dedi. Her türlü ameliyatında, her türlü zorluğunda babamın yanındaydı. Benim hiçbir şeyim yok hâlâ. Her şey annemin. BEN HASAR ALMALIYIM * Ama her zaman da annene her istediğini yaptırabilen bir çocuk oldun. Evler, arabalar... Maddi konuda her istediğimi yapmıştır. Hep kafama kakmıştır ama yapmıştır. Ama duygusal olarak tuhafız. Bir gazeteciye poz verme anında birbirimize sarılırken bile utanıyoruz. Çekinerek sarılıyoruz. Çünkü annemin böyle şeyleri hiç yok. Sadece neler yapmamı gerektiğini söyleyen bir anne. * Annen evliyken ve iki çocuğu varken, aşık olmuş ve her şeyden vazgeçerek babana gitmiş. Aslında yaşam öykünüz birbirine benziyor. Bunu hiç konuştunuz mu? Evet öykümüz aynı. Cengiz`le evlendiğimde çok kızmıştı. Ama boşanmış olmasına rağmen o da babamı kurtarmak için Libya`ya gitmiş, onu bir gemiye bindirip Türkiye`ye kaçırmıştı. Ben de Cengiz için bir şeyler yapabilmek amacıyla böyle bir evlilik gerçekleştirdiğimde, Sen bu adama giderken şöhretini, kariyerini hiç düşünmedin mi? diye sordu. Ben de ona, Senin bıraktıklarının yanında benimki hiç kalır dedim. Üstelik o iki çocuğunu bırakmıştı. Demek ki aşk için ikimiz de dağları delmişiz. İkimiz de sevdiğimiz erkekler hapse düştüğünde, gidip onları kurtarmaya çalışmışız. Annem bende onaylamadığı her şeyi zamanında yapmış. Tamam ben onun çocuğuyum ama herkes ayrı bir kişilik, ayrı bir kimlik. Ben her zaman onun gözünde iskeleye bağlı bir sandal durumunda olamam! Bunu kabul etmesi lazım. Çünkü ben hasar almalıyım. Hasar alarak hayata karşı daha güçlenebilirim. BU SENE GÜÇLENDİM! * Bir hayal kurmanı istesem... Diyelimki; annen ve baban ayrılmadı ve sen onlarla birlikte büyüdün. Nasıl bir Seren olurdun? Yurtdışında okumuş olurdum. Belki çoktan bir çocuğum olurdu. Ama biliyorum ki, bu mesleğin içinde asla olmazdım. Aileleriyle birlikte büyümüş normal çocuklar gibi yaşayacaktım. Ayakları erken yaşta yere basan bir çocuk olurdum. Ben daha bu sene güçlendim. Düşünebiliyor musunuz ne kadar geciktiğimi? Neden? Sırf baban anneni aldattı; annen kıskançlık ve inat yaptı diye! İnsanlar ayrılabilir ama ayrılmayı da becerebilmek lazım. * Keşke annem babamın çapkınlığını affetseydi diyor musun? Aldatmaksa, bunu her zaman yaşayabilirsin. Diyelim ki birinden ayrıldın, bir başkasıyla beraber oldun. Aynı şeyi yaşamayacağını nereden bilebilirsin ki? Ben bir kız çocuk annesi olsaydım şöyle düşünürdüm; Gelen gideni aratır. Hiç değilse çocuğumun babası. Babamı her konuda yola getirmiş bir kadının, bu konuda bu kadar çabuk vazgeçmesini ben anlayamıyorum. Ama biliyor musunuz; annem hâlâ babamı anarak yaşıyor! -------------------------------------------------------------------------------- İlk eşin Ozan Kaçmaz balayına giderken bile playstation`unu yanına almış. Niçin evlenmek istemiştin Ozan`la? Arkadaşlığı yetmiyor muydu? Aile kurma telaşım vardı. Bir an önce evleneyim sonra işime bakayım dedim. Ozan`ın ailesi beni çok seviyordu. Annesi babası ve kızkardeşleriyle aram çok iyiydi. Ailesinin bu denli beni sevmesinden dolayı ben de Ozan`ı sevdim. Yani hep beni seven birilerinin, bir ailenin yanında olmak istedim. Orada birinci şahıs Ozan değildi, aileydi. * Evlilik döneminde bütün geçim senin tarafından mı sağlanıyordu? Evet. Eş olarak böyle bir hayata hazır olmadığını ancak evlendikten sonra gördüm. Çünkü çalışmayı sevmiyordu. * Evin masraflarını hiç sormaz mıydı? Tabii ki sormuyordu. Belki de ben herkes gibi Ozan`ı da bu duruma alıştırdım. * Düğün yaptın kendi evinde. Balayına gittiniz. Bunları kim karşıladı? Onları ben karşıladım, gelinliğimi bile kendim aldım ama, bunlar hiçbir zaman batmıyordu bana. Çünkü Ozan`ın ruhunda beni sömürecek bir şey yoktu. İyi insandı ama kişiliği tam oturmamıştı. * Sonra Cengiz İmren`le evlendin. Üstelik o hapisteyken. Kimse anlam veremedi bu seçimine? O neyin arayışıydı? Birinci evliliğimde eşim o kadar sorumsuz olunca, ilişkimiz başka bir şeye dönüştü. Onu çocuğum gibi görmeye başladım. Aşk yoktu. Ozan`la evliyken Cengiz`e şarkı almaya gittim. Benden her şeyi çok kolaylıkla kabul eden, bütün şartlarımdan sonuna kadar yararlanmış bir adamdan sonra Cengiz bana farklı gelmişti. Çünkü bana bir şarkı verdi diye ona küçük bir hediye, bir ceket gönderdim ve kabul etmedi. Bu beni etkiledi. Hediyeyi almaması onun diğer yönlerini görmememe neden oldu. Çünkü benim için bir erkeğin duruşu çok önemliydi. Benim şartlarıma, maddi gücüme, konumuma tenezzül etmemesi çok önemlidi. O yüzden farklı yetiştirilmiş olmamız, aynı lisanı konuşmuyor olmamız beni hiç ilgilendirmedi. (Sabah)
|
|
|
|
|
|
|
Koşmaya yeni başlamıştı adımlarım
Düştüm,
Bebeğim bir yana,
Gülüşlerim bir yana.
Anneme baktım,
Yoktu!
Başımda yabancı bir adam
Küçücük göğsümde kocaman elleri
Sakalları deldi geçti
pespembe tenimi.
Anne, anneeeeeeee. ...
Bir oyun sandım
Elleri kara kara 'öcü' amcalarmış
Bir emzik düğümünde
yarıldı bedenim
Altımı ıslattım sandım
Kan kaybında Boğuldu insanlık!
Bebektim
Çocuk olacaktım
Abla olacaktım
Altımdaki bez çıkmadan,
Kadın oldum bir buçuk yaşında...
ADAM OLDUMU o amca bedenimde ???
Öğretin bana; kendi suyumu kendim alamazken
Nasıl sulayacağım bedenimde ölen çiçeği!!!
Ben kadın olmak istemedim
Ben dünyaya da gelmek
istememiştim ki!
Anneeeee... babaaaaa....
Işığı açın!
Uzanamıyorum
BU METİNLE TÜM DÜNYADA ÇOCUK PORNOSU MAĞDURLARI
İÇİN BİR MUM YAKILARAK
DOLAŞIP SİZE ULAŞTI.
HEDEF 1 MİLYON MUM.
BU RAKAMA ULAŞILDIĞINDA TÜM ÇOCUK PORNOSU
SUNAN SİTELER KAPATILACAK.
BU OLAGAN ÜSTÜ HAREKETE KATILMANIZ IÇIN ANNE
BABA OLMANIZ GEREKMIYOR.
GELECEKTE SAHIP OLACAGINIZ ÇOCUKLAR IÇINDE
LÜTFEN BIR MUM DA SIZ YAKIN.
I 3 YAŞIN ALTINDAKI ÇOCUKLARDAN
OLUŞAN AILELERINDEN ÇALINIP BU PISLIGE ALET EDILMIS
BU ÇOCUKLAR IÇIN BU MESAJI TANIDIGINIZ HERKESE YOLLAYIN.
BIR MILYONU GEÇMEK IÇIN SON BIR MUM LÜTFEN.
ÇOCUK PORNOSU SAPIKLIKTIR.
|
|
|
|
|
|
|